Sen nasılsın ?
BİR HAYAT ...
Zaman varya şu acımasız olan. Çok zor geçiyor geçerken de geçiriyor aşk olsun...
Yazımın başında herkesi şaşırttım alkış bana. Evet ama doğru değil mi ? Şimdilik bunları bir kenara bırakalım ve gerçeklere bakalım.
NEREDESİN ? KİMİNLESİN ? Bunlardan önce
NASILSIN ? demek istiyorum öncelikle.
İstediğin yerde misin ? 7 yaşında ki masumiyetini taşıyor musun hala kalbinde. Herşeyden önemlisi mutlu musun? Sen ne istiyordun ve neler oldu..
Geçen gün Tv'de şu sıralar adından sıkça bahsedilen Demet özdemir'i gördüm "doğduğun yer kaderindir" adında yeni çıkacak dizinin fragmanında oynamış. Bir Melisa Ilıcalı değilsen altın tepside hayat sunulmaz sana. Bide birşey söyleyim mi bu örnek tam olmadı hadi ama boşver.
Ne diyorduk; 7 yaşındasn, hayal kurarken düşünce gücün sadece bulunduğun çevre kadar, en fazla TV de gördüğün bir mekan da hayal edebiliyorsun kendini yada okuduğun kitaplar ile gelişiyor zihnin okudukça daha çok hayal kuruyorsun daha fazla soyutluyorsun gerçeklerden kendini. Bedensel engelin var mesela, bu senin kaderin ama gölgende dans ederken hayal ediyorsun. Bununla mutlu olmayı başarabiliyorsun. Çünkü mutluluk sanılanın aksine küçük şeylerde saklı. Süpersin!
Sakıp Sabancının bir röportajındaki şu cümlesi aklımdan silinmiyor.
"koskoca Toyota fabrikam var, ama araba kullanacak bir oğlum yok!" diyen
"koskoca Toyota fabrikam var, ama araba kullanacak bir oğlum yok!" diyen
Sakıp Sabancı söylüyor.
-"Kısacası herkesin inim inim inlediği bir nokta vardır kendinizi sevin, hayatınızı sevin emin olun daha mutlu olucaksınız."
Doğdumuz yer bizim kaderimizdi evet biz sadece o evden o mahalleden ablaları, abileri , teyzeleri alabilirdik somut örnek olarak. Beyninde canlandırabileceğin sadece gördüklerin sonuçta. Bir Acun Şeyma çiftinin kızı Melisa değildik her istediğimiz ışık hızıyla olmuyordu.
Melisaya baktığımda babası ne alırsa alsın o küçük masum tatlı kızın mutsuzluğunu görebiliyorum. O sadece elindeki somut örneklerin hayalini kuruyor ve elindeki herşeyden çok çabuk sıkılıyorken, kağıt toplayan annesinin yanında uyuya kalan nisa, gözlerini kapattığı zaman istediği yerde..
Belki bir pamuk prenses masalında..
Belki de bir Çalıkuşu romanında..
Belki bir pamuk prenses masalında..
Belki de bir Çalıkuşu romanında..
7 yaşındaydım; evimizde internet yoktu, dışarı çıkıyor, temiz hava alıyor, enerjimi atıyor ve eve gelip ödevlerimi yetiştirmeye çalışıyordum. Çocuktum başka düşüncem yoktu. İyi ki de yoktu. 15 saniye aklımda kalacak bilgilere benim ihtiyacım yoktu. Gün boyu zihnimde birleştirdiğim parçalar sonunda, kafamda beliren soru işaretlerini öğrenmek için yarını bekliyordum. Hayali daha uzun sürüyor ve merak ettikçe beynim'de canlandırdığım herşey daha güzel netleşiyordu. Okula gidince ilk işim beynimi kemiren o soruyu sınıf öğretmenime sormaktı. Sabırsızlanıyordum ve sanırım çok soru soruyordum. Artık öğretmenim sınıfa giriyor arkadaşlarımla selam faslından hemen sonra "bir sorun var mı kızım yoksa derse geçicez" diyor. Sorduğum sorulara ve tüm saçmalamalarım'a rağmen mutlaka bir cevap veriyor, ondan sonra derse geçiyordu.
Teşekkür ederim beni her seferinde ilgiyle sabırla dinlediğin için..
Buraya kadar geldiysen sanada teşekkür ederim bordo berelisin :) ve yazımın başında sana sorduğum soruları izninle şimdi ben cevaplıyorum.
-Şuan yatağımda yine uyumadan önce düşüncelerimi harmanladığım bir yazının son satırlarını yazıyorum.
-Kendi kendimle inziva desem ne dersin?
Ve nasılım güzel soru.
-Çok da iyi gitmiyor ama biliyorum sende' de herşey yolunda değil, biryerler' de temassız'lık oluşmuş. E düzelir inşallah. Ne deyim şimdi derdimi anlatsam sende öyle derdin 🤫
İlham perisi..
Yorumlar
Yorum Gönder