Hayat okulu

Hayat okulu..


Okullar kapanmaya yakın sinav haftasi, yil sonu gerginlikleri olur herkes yaşamistir bunu belge almak ortalamayi yuksek tutmak ilk amactir ama son günlerde yaşananları ben pek iç açıcı bulamıyorum.. 



İki ayri okul, 
İki ayrı ogrenci..

Ve 
-Birisi ödevini yapmadı diye çocuğunu öldürüyor. 
-Birisi kopya çekerken onu yakalayan öğretmenini öldürüyor.

Arka arkaya yaşanan bu iki olaya en güzel sözü vefat eden öğretmenin eşi söylüyor.
"Benim genç arkadaşlarımdan küçük bir istirhamım var. Arkadaşlar, bunu söylemek benim haddime düşmez ama iyi bir hukukçu, iyi bir mühendis, iyi bir doktor değil iyi bir insan olmaya çalışın."

Ödevler, sınavlar hayatımızın önemli zamanlarını bizden alıyor evet ama hayatın hepsi bu değil. Okul dışındaki hayatımızın da bize kattıkları ile insan olmayı öğreniyoruz. 

Bisiklet sürerken düşüp kalkıyorsun, sonra düşmemeyi öğreniyorsun. (savaşmayı öğrendin) 
Okuldan çıktın koştun geldin, mis gibi sıcacık çorbanı yudumladın, çıtır çıtır ekmeğin beyaz yumuşak kısmıyla salatanın suyuna bandın, ımm. (tat almayı öğrendin) 
Yolda yürürken düşen birini gördün, koştun kaldırdın. (duyarlı olmayı öğrendin) 
Belki çok acıkmıştın ve zil çalınca marketten aldığın bisküvini açtıktan sonra sana uzaktan bakan sınıf arkadaşın ile paylaştın. (paylaşmayı öğrendin) 

Örnekler çoğaltılabilir ve bunları hiçbir kitap yazmaz!. Sen yaşarsın...

Yaşayarak öğrenmek hayatı öğrenmektir. Bence bu cinayetleri işleyenler hiç sevgi görmedi ve hayatı öğrenemedi. Çünkü sevgi gören sevgi gösterir. Böyle böyle büyüyen bir dalga oluşur. Herkesi alırsın içine. 

Yolda gördüğün bir teyzeye gülümsersin. (farkında değilsin ama bir parça sevgini verdin, belki çıkmaza girmişti ve sen ona ışık oldun) 
Marketteki kasiyer'e hayırlı işler dilersin. (çokta yorulmuştu ama tüm yorgunluğunu bir tek gülümsemenle ile aldın. Bu harika değil mi) 

Şimdi bu duyguları tatmamak eksiklik değil midir? Sanırım onlara sevgi vermemişler kimse gülümsememiş bile, hayatları çalınmış. 
Mutsuzlar ve mutsuzlukta,  mutluluk kadar bulaşıcı bir his. Mümkün olduğunca az hissetmek gerek ama birazda yaşam şartları insanı bu hislere zorluyor.




Son olarak..

Çok iyi bir insan olmak zorunda değiliz. Zaten iyilik insanın içinden gelir fazlasını yapamazsın ama gülümse ve bu dalgayı büyütmeye destek olmalıyız yoksa kötülük kazanıyor. Ve bu hepimizin mutsuzluğu demek.. 

Düşünsene.. 

Tam oldu diyosun!
okumuş!
işini bulmuş!
evlenmiş!
hayallerini gerçekleştirmek üzereyken belki 3-5 ay ceza evinde kalcak bir insanın elinde hayatın bitiyo. En azından bunu hak etmedi.!

Ve o çocuğu öldüresiye döven babayı merak ediyorum.. ne derdi vardı da hıncını güçsüz çocuğundan aldı. Çünkü onun kaçacak yeri yoktu.. ve biraz yumuşak hırpalanmış olsaydı o çocuk onu unutup bir kaç saat sonra yine gelip ona sarılacaktı. (Yanlış evet ama sığınacak baska kimsesi yok)

Bence her yaşanan olayda herkes kendine pay çıkartmalı. Boşuna duymuyor, boşuna görmüyoruz. Ve biz değişirsek bu dalga güzel büyüyüp belki güzelliklere sebep olabilir.
Belkide..


Kim bilir 
Güzel günler göreceğiz.. 
❤️
İlham perisi yazıyor..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevilesi

İstanbul sözleşmesi ve maddeleri

Türkiyede kadın olmak